Pendikspor önünde maçın sadece üçte birinde etkili oynayan demiyorum, etkili oynamaya çalışan Galatasaray,zayıf rakibini buna rağmen rahat geçti.
Maçın ilk 34 dakikasına bakıyorsunuz,ortada hiçbir şey yok. Rakip kaleye gidemeyen, bol pas hatası yapan, tempoyu kuramayan Galatasaray, Pendikspor’un özellikle orta alanda yaptığı baskıyı bir türlü kıramadı.
Pendik sezonun en çok konuşulan maçlarından biri olan Fenerbahçe karşılaşmasından farklı olarak daha açık bir futbol sergiledi. Bu da onlara Galatasaray’ın kötü futboluna rağmen pahalıya patladı.
İşte Galatasaray için kötü geçen dakikalar da kalite farkı ortaya çıktı. O ana kadar sahada olmayan Icardi, orta alanda kendi başlattığı atakta toplu buluştu ve ceza alanının dışından kadife yumuşaklığı ile topu köşeye bıraktı. Tam bir büyük takım ve büyük futbolcu özelliği oldu bu dakika.
Ondan sonra da işler kolaylaştı. Pendikspor’un gardı iyice düştü.
İkinci yarı Galatasaray için çok kolay geçti. Pendikspor çaresiz bir şekilde sadece golü düşünmesi nedeniyle kendi alanında çok boşluk bırakmak zorunda kaldı. Aslında bu maç, ikinci yarıda çok daha farklı bitebilirdi. Ancak bence sahanın yıldızı kaleci Erdem buna izin vermedi. Bu oyuncunun daha önceki maçlarını da izledim. Takımını sürekli oyunda tutmayı başaran bir kaleci. Ancak en büyük şanssızlığı, önünde oynayan defans…
Tabii konuk takımın bu yarıda bol açık vermesi en çok Barış Alper’in işine yaradı. Hem sağ kanattan hem de sol kanattan bol alan buldu kendine. İlk yarıdaki tutuk oyununu tamamen pozitife çevirdi. Sağ kanattan geliştirdiği bir atakta ise Icardi’ye yaptığı asist tam bir usta işiydi. Ancak Icardi’nin o golü kaçırması, eşyanın tabiata aykırı bir durumdu.
Sonuç olarak Galatasaray kazandı. Ve enteresandır, aynı geçen hafta olduğu gibi bu maçta da onları ayakta tutan futbolcu Nelsson’du. İlk yarıda öyle hamleleri vardı ki, yine rakibin artan hevesini başlamadan bitirdi.
Ancak Galatasaray dikkat etmeli. Özellikle rakiplerine kanatlardan çok pozisyon vermeye başladı.Artık her maç zorlu. Hatanın telafisi yok.