Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Gençlerimizi internet mecralarındaki birtakım platformların sanal dünyalarına hapsederek sahip oldukları büyük medeniyet birikiminden mahrum bırakmak isteyenlere aradıkları fırsatı vermeyeceğiz. Son dönemde iyice hız kazanan, çocuklarımızı inancından, kültüründen, ailesinden, benliğinden hatta cinsiyetinden kopartarak küresel sapkın akımların esiri yapma çabalarını mutlaka boşa çıkaracağız” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün Ankara Ulus’ta Sebilürreşad Kültür ve Sanat Merkezi’nin açılışına katıldı. Erdoğan, özetle şöyle konuştu:
Ankaramızın eski değerlerini bünyesinde barındıran Ulus’taki bu tarihi bina Sebilürreşad Kültür ve Sanat Merkezi’ne dönüştürülerek ülkemize kazandırılmıştır. Uzun yıllar kendi haline terk edilen bu binayı müze, sergi salonu ve diğer birimleriyle yeniden kültür-sanat hayatımıza kazandıran tüm Sebilürreşad ekibine teşekkür ediyorum.
Tarihe iz bırakmak demek dişinizle, tırnağınızla, yüreğinizle, zihninizle vereceğiniz bir büyük mücadeleyi göze almak demektir. Hiçbir aksiyona girmeden sadece oturduğu yerden yapılanları eleştirerek tarihe mal olmuş kimse göremezsiniz. Geride ister fikri ister fiili ister maddi eser bırakmamış olanların yerinde yeller eseceğini söyleyen gönül sultanlarının bizatihi kendi mirasları bu hakikatin en somut örneğidir.
Medeniyet yolculuğumuzun işaret taşlarını yaşatma konusunda daha hassas olmamız gerektiği anlaşılıyor. Ülkemizin dört bir yanında gençlerimiz tarafından yürütülen kültür-sanat çalışmalarını, teknoloji faaliyetlerini, fikri-felsefi sohbet denemelerini gördükçe geleceğimize olan güvenim artıyor. Akif’in hayali olan Asım’ın neslini yaşatmak için hep birlikte daha çok çalışmalı, daha iyi mücadele etmeliyiz. Gençlerimizi internet mecralarındaki birtakım platformların sanal dünyalarına hapsederek sahip oldukları büyük medeniyet birikiminden mahrum bırakmak isteyenlere aradıkları fırsatı vermeyeceğiz. Son dönemde iyice hız kazanan, çocuklarımızı inancından, kültüründen, ailesinden, benliğinden hatta cinsiyetinden kopartarak küresel sapkın akımların esiri yapma çabalarını mutlaka boşa çıkaracağız.
“KAYBETTİĞİMİZİ SANDIĞIMIZ ANAHTAR YERLİ YERİNDE DURUYOR”
Millet olarak biz de kaybettiğimiz anahtarı son iki asırdır aydınlanma sandığımız bir yerde arıyoruz. Halbuki kaybettiğimizi sandığımız anahtar yerli yerinde duruyor. Sadece topraklarımıza değil, kavramlarımıza da musallat olan emperyalistlerin ayakları altında ezdiklerini sandıkları paspasın altındaki anahtarı oradan alıp kapıyı açmak bize kalmıştır. Bizi, anahtarımızı yanlış yerde aramaya sevk edenlerin cenderesinden kendimizi kurtarabileceğimiz gün inşallah aradığımızı bulacağız.
İsrail’in Gazze’de uyguladığı zulmü bile insan hakları, demokrasi, özgürlük, güvenlik ve diğer tüm parıltılı kavramlarla meşrulaştırmak için kullananlar bunlar değil mi? Kendi güvenlikleri ve refahları için dünyanın geri kalanını yoksulluğa, kargaşaya, çatışmaya sürükleyen, kan ve ateşe boğan bunlar değil mi? Herkesi yuttuğu halde doymayıp ‘Daha yok mu’ diyen cehennemin aradıkları da bunlar olsa gerektir.
“TÜRKİYE, UZUNCA BİR SÜRE CEHL-İ MÜREKKEP ZULMÜNE MARUZ KALMIŞTIR”
Türkiye, uzunca bir süre aydın despotizmi altında cehli mürekkep zulmüne maruz kalmıştır. Milletin imanına, ameline, kutsalına düşmanlığı, aydınlık kılıfı altında topluma dayatanların borusu hamdolsun artık eskisi kadar rahat ötmüyor. Bize binlerce yıl öncesinden işaret gönderen kadim atalardan Selçuklu’ya ve Osmanlı’ya kadar bu topraklardaki bize ait tüm izleri yok sayıp kendilerine başka kökler arayanların safsataları artık müşteri bulmuyor.”